*Tuhaf zamanlarda yaşıyoruz.

Yaşadığımız zamanlar; eskiden kurmaya çalıştığımız her sistemi, her ideolojiyi, her kuramı dağıtıyor, anlamsızlaştırıyor. Bu da kafa karışıklığına, korkuya, ne yapacağını bilememeye ve anksiyeteye neden oluyor. Hâli hazırda yaşadığımız tuhaflıklar bunlarla birlikte daha ilginç, hatta ölümcül derecede ilginç bir hâl alıyor.

# # #

*Zamanla olan ilişkimiz dönüşüme uğradı.

Geçmişin, günümüzün ve geleceğin birbirine karıştığı ve zaman kavramıyla olan ilişkimizin çok daha kompleks bir hâl aldığı ortada. Atemporal [zamanüstü] bir kültürün içerisindeyiz ve bu, her türlü kurgumuzun ve sistemimizin yalpalamasına neden oluyor.

*Dünyayla olan ilişkimiz dönüşümünde bir kırılma yaşıyor.

Bir süredir oldukça sıkça tekrar edilen ve üzerine kafa yorulan ‘anthropocene’ kavramına bu yüzden ihtiyaç duyduk. Artık tamamen bizim biçimlendirdiğimiz ve bizimle birlikte şekillenen bir dünyada yaşıyoruz. Bu algı ve yapı değişiminin henüz yeni farkına varıyor olmamız, şokun gücünü daha da arttırıyor.

*Ekonomik ve siyasi yapılar bozuluyor, değişiyor.

“Devletlere karşı İstifler” sadece bir adım ötemizde duran, hatta çoktan başlamış olan, yeni mücadelelerden birisi. Eski devletlerin, ideolojilerin, şirketlerin ve ekonomik yapıların ısrarı; tüm bu yaşanan dönüşümleri herkes için daha tehlikeli hâle getiriyor. Önünü görmekten aciz bir avuç insan, kendileriyle birlikte altındaki herkesi de uçuruma sürüklemeye çalışıyor.

*Günlük yaşamlarımız, düzenlerimiz değişmek zorunda kalıyor.

En basit gündelik işlerimizi bile artık bambaşka şekillerde yapabiliyor, yapmak için çabalıyoruz. İşimizi yapma şekillerimiz, iletişim kurma biçimlerimiz hatta eğlencelerimiz bile dönüşmekte ve dönüşmeye devam edecek.

*Ama zihnimiz, düşünme biçimlerimiz hâlâ dönüşmemekte ısrar ediyor.

Hâlâ dünyayı o eski kalıpların içerisinden görmeye, buna göre biçimlendirmeye çalışıyoruz. Zihnimizin çalışma şeklini değiştirmek, yeni bir şeyler yaratmak zor geliyor. Bize huzur verdiğini zannettiğimiz kalıpların içerisinde kalmakta bu kadar ısrar ettiğimiz için şimdi herkes çaresizlik hissiyle boğuşuyor. İçinde bulunduğunuz depresyon, geçmişin hayallerini günümüzde kurmaya çalışmanın sonucu.

# # #

*Tuhafı içselleştirmeli…

Tuhaf olan, uçlarda olan bize gerçekten neyin içerisinde olduğumuzu gösterir. Olan biteni en iyi şekilde anlamanın yolu tuhaflıkları bulmaktan, onların arazisine izinsiz giriş yapmaktan, onları incelemekten geçiyor. Tuhaf olanlarla, ilginç ve uçlarda olanlarla birlikte kurmamız gerekiyor düşüncelerimizi. Bunu yapabilmek için içimizdeki tuhaflıkları da serbest bırakmalı, tuhaf olmaktan korkmamalıyız.

*…ve olağan şeyleri de.

Ancak hepimiz süper kahramanlar olmayacağız. Yazdığımız/okuduğumuz bilimkurgu romanlarının ana karakterleri olmayacağız gelecekte. Çok sıkıcı şeylerle uğraşmak zorunda kalacağız çoğu zaman; kahvaltı yapmak, işe ya da tuvalete gitmek gibi. Ve bunları dışlayarak bir şeyler kuramayız. Çünkü bunlar en temel sorunlarımızın ve sıkıntılarımızın kaynağı.

*Zihinlerimiz her geçen gün daha da bağlı hâle geliyor…

İletişim kurmanın, beraber bir şeyler yaratmanın, başkalarının birikiminden faydalanmanın yüzlerce farklı yolu var. Her geçen gün bunu daha da hızlı bir şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Bundan mümkün olduğunca faydalanmaya ve bunu değerlendirmeye çalışmalıyız.

*…ama bu bağlantıları zihinlerimizi bağımsız tutarak gerçekleştirmeli.

Eğer böyle bir şey hâlâ mümkünse, bunun iki aşaması olmalı: Birincisi artık normalin bir parçası olan bilgisayarlarımızın ve internetin gerçekten bizim olduğundan ve sadece bizim için çalıştığından emin olmak. İkincisiyse neyi, nasıl, ne biçimde, ne zaman düşüneceğimiz konusunda bağımsız olabilmek. Birilerinin keyfiyle belirlediği gündemlerin, yapıların etkisi altında kalmadan ve her şeye yetişmeye çalışmadan düşünmek ve yaratabilmek.

# # #

*Sınırlarötesi bir çağdayız ama bunu yaşayamadığımız bir coğrafyadayız.

Bunu iyi bir şekilde anlamak gerekiyor. Sınırlarötesi sorunlarımızın yanında uğraşmamız gereken coğrafi sorunlarımız da var. Bu elbette dünyadaki herkes için geçerli, ancak Türkiye için daha fazla geçerli.

*Hayalgücüne daha fazla zaman ve enerji ayırmalıyız.

Yeni hayaller kurmamız, yeni kurgular üretmemiz gerekiyor. En büyük ve en acil eksiklerimizden birisi bu. Düşüncenin ve fikirlerin özgürlüğü, hayal kurabilme yeteneğiyle orantılıdır. Ve yaşadığımız topraklarda ne kadar az hayal kurulduğuna, bilimkurgu/fantastik edebiyatın kuraklığına bir bakacak olursak bunun aciliyetini daha iyi anlarız.

*Daha fazla ve nitelikli felsefeye, kurama, eleştiriye ihtiyacımız var.

Hâlâ çözemediğimiz acil coğrafi meselelerimizden bir diğeri. Başkalarının kuramlarını, fikirlerini kopyalamaktan öteye geçmeye korkuyoruz; yaratmaktan korkuyoruz. Düşünmenin önemsiz, “felsefe yapmanın” gereksiz olduğu bir coğrafyada yaşamanın laneti. Bilimi dışarıdan almaya alıştığımız gibi bunu da paketle alıp kurtulabileceğimizi zannediyoruz.

*”Geleceksiz” düşünmekten ve yaşamaktan vazgeçmeliyiz.

Düşünce yapımız, dünyayı algılama biçimimiz geleceksizlik üzerinden yükseliyor. Geçici çözümlerle, günü kurtarmayla kendimizi kurtarmaya çalışıyoruz. Bunun yansımalarını kurgularımızda, dünyayı anlama biçimlerimizde görmek mümkün. Etkilerini ise yaşamımızın her alanında çekiyoruz.

*Sık sık başımızı kaldırıp nerede olduğumuzu kendimize hatırlatmamız gerekiyor.

Aslında hiç durmayan bir değişimin ve hareketin içerisinde ilerliyoruz insanlık olarak. Ama kendimizi küçücük noktalara hapsedip ötesini görmemek için ısrar etmekte o kadar iyiyiz ki, aslında nerede olduğumuzu çoğu zaman unutuyoruz. Bu yüzden sık sık -mesela günde bir kere- beş dakika mola verip etrafımıza, gökyüzüne bakıp yaşadığımız dünyayı kendimize hatırlatmakta fayda var.

# # #

*[Tuhaf] Gelecek bizi beklemez.

Tuhaf Gelecek tüm bunların bilincinde olan ve tüm bunlarla derdi olan bir proje. Sınırlarını daima zorlayacak. Mümkün olan en uç noktalara gitmeye çalışacak. Kurguyu ve felsefeyi daima elinin altında tutacak. Zamanüstü olduğunun bilincinde olacak. Bağımsız düşünecek ve yaratacak, hem kişilerden hem sınırlardan.

Yaşadığımız tuhaf zamanları anlamak ve onun kurulumuna müdahale edebilmek, ona katkıda bulunmak mümkün. Tıpkı önümüzdeki tuhaf geleceği pasif bir şekilde beklemek yerine aktif bir şekilde kurucusu olabilmek gibi.

Tuhaf Gelecek, bunu yapmak için yola çıkıyor.

Ahmet A. Sabancı
09.03.2015